Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Hat Sanatı Nedir

Paye Haber - Hat Sanatı Nedir haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hat Sanatı Nedir haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

HAT SANATINI İLK TANIYANLARIN TEPKİLERİ Haber

HAT SANATINI İLK TANIYANLARIN TEPKİLERİ

HAT SANATINI İLK TANIYANLARIN TEPKİLERİ VE DÜŞÜNCELERİ Hüsn-i hat sanatı İslam harfleriyle yazının güzel yazılması ve estetik kurallara göre yazılması demektir. Elbette hat sanatının çok tarifleri vardır. Ama genel manada Kur’an-ı Kerim’in güzel yazılması ve Kur’an’ın bir mucizesi gibidir. Yaklaşık 15 yılı aşkın olarak Anadolu’da hat sanatını icra etmeye gayret eden biri olarak, burada hat sanatını ilk defa duyan ve tanıyan çok kişiye denk gelmek olağan bir durumdur. Hal böyle olunca insanların ilk tepkileri ve düşünceleri de kayda değer mana ifade etmektedir. Her şeyden önce bir Anadolu evladı olarak henüz yedi yaşlarında evde okunan Kur’an-ı Kerimdeki yazılar dikkatimi çekmişti. İlk defa hat sanatını böyle gördüğümü çok iyi hatırlıyorum. Özellikle uzun şekilde yazılmış nesih ‘’kef’’ harfleri hala gözümün önüne gelir. Yazıya bakarak aşık olup, amatörce yazdıktan sonra Kur’an’ı okumayı öğrendim… Hat sanatı eserlerinde mucizevi bir etki vardır, ilk defa eseri gören kişi ister inan veya inanmayan olsun herkesin direkt gönlüne işler. Ğayri müslim kişilerde de bu etkiye çokça şahit oldum. Bundan dolayı hüsn-i hattın bu tesiri vardır. Hat sanatının bu denli etkili olmasının bir hikmeti Mushaf’ı şeriften kaynaklanıyor olsa gerektir. Bir hikmeti de Osmanlı Hat Sanatı Mektebini kuran ve yazının estetik gelişmesine, öncü hat üstadlarından Şeyh Hamdullah efendinin rivayetlere göre rüyasında, Hızır as. ile ders yapması veya peygamberimizin tariflerine göre yazmasıdır. İslam harfleri olan Kur’an yazısının bu şekilde bir zarafeti ve estetiği vardır. Elli yaşlarında fotoğraf alanında emek veren bir üniversite öğretim üyesi ile görüşmemizde, hat sanatını ilk defa tanıdığını ve gerçekten bu konuda daha önce tanımadığına hayıflandığını gördüm. İnsanların unvanı ve mesleği ne olursa olsun genel estetik, zarafet ve kültür sahibi olan herkes ilk eser gördüğünde hayretle izler ve ne kadar büyük emekler verildiğini anlar. Bir defasında eser alan birinin cümlesi aynen şu şekilde olmuştur. ‘’Hocam eseri astım ama her önünden geçince bakmaktan kendimi alamıyorum ve her baktığımda da çok etkileniyorum.’’ Demişti. Geçmişten günümüze baktığımızda insanların gerçekten kendi miraslarına sahip çıkması çok önemlidir. Özellikle bu topraklarda yaşayan bizlerin daha da dikkat etmesi gerekir. Bu konuda hassas olan kişiler, hem sanata değer verir hem de sanatçıya destek olur. Bu da akıllara şu manidar sözü de getirmektedir; ‘’Marifet iltifata tabidir, İltifat edilmeyen meta zayidir’’ Gençlerin ve bilhassa çocukların tepkileri de çok olumlu olmakla beraber öğrenme hevesi taşımaları da bizi mutlu eden sebeplerden biridir. Bu konuda ayrıca detaylı bir yazı paylaşacağız. Genel manada hat sanatı gibi kültürümüzün ve manevi yönü büyük olan bu sanatın sevilmesi takdir görmesi ilgi çekmesi çok muteberdir. Bütün bu düşüncelerle beraber sanat alanında yapılan faaliyetler çok eksik olarak hissedilmektedir. Belki nice insanın bu sanatları tanıması ve sahip çıkmasına vesile olacaktır. Bundan dolayı Hattatlar, hat sanatına gönül veren kişiler ve kurumların sorumluluğu büyüktür. Mesele bireysel manada sadece güzel eserler çıkarmak değil aynı zamanda insanların tanımasına vesile olmak ve eğitimlerine destek olmaktır. Bizden önceki hat üstadlarımızın tutumu bu yönde olmuştur. Okuduğunuz için Allah sizlerden razı olsun. Görüş fikir ve önerilerinizi yorumlarda ifade edebilirsiniz. Hürmetlerimle Hattat İslam Kaya Temmuz 2025 Malatya

EVE HAT SANATI ESERİ ASMAK GÜNAH MI? Haber

EVE HAT SANATI ESERİ ASMAK GÜNAH MI?

EVE HAT SANATI ESERİ ASMAK İnsanların zaman zaman en çok sorduğu ve merak ettiği konulardan bir tanesi de evde hat eseri asmak veya evin salonunda hat eseri olursa nasıl hareket etmek gerekir. Bu gibi düşünceler üzerine detaylı bilgi paylaşmak istedik. Hat sanatı; Kur’an-ı Kerim’i güzel yazmak gayretiyle ortaya çıkmış ve asr-ı saadet devrinden günümüze kadar yaklaşık 1400 yılı aşkın bir tarihi vardır. Aynı zamanda dinimizin ilme ve bilgiye verdiği önemden dolayı da yazı yazmak ve yazıyı rahat okunaklı hale getirmek zamanla sanata dönüşmüştür. Her toplum kendi kültür ve sanatıyla ayakta durur. İnsanlar dini inanışlarına göre ibadethanelerini sanatlarıyla süslemişlerdir. Bugün de aynı kültür devam etmektedir. Müslüman olarak bizlerde kendi kültürümüzü ve sanatımızı İslam çizgisine göre şekillendirmiş ve tarih boyunca bunu devam ede gelmiş bir toplumuz. Hal böyle olunca ibadethanelerimizi toplu yaşam alanlarımızda sanatlarımızın etkisini de görmekteyiz. Örneğin camilerde dönemin hattatlarına ait güzel eserleri temaşa ediyoruz. Bugün yapılan camilerde de yine hat levhalarını ve devasa hat yazılarını görüyoruz. Nasıl ki, ibadethanelerde ve toplu yaşam alanlarında bu sanatımızın etkileri varsa evlerimizde de sanat eserleri bulunur ve asılır. Evde kişinin her zaman görebileceği yerlerde Allah’ı, Peygamberi veya hayata dair güzel duyguları hatırlayacak eserler, yazılar asılır.. Bu gelenek olarak tarihimizde vardır ve aynı şekilde zayıf da olsa devam etmektedir. EN ÇOK SORULAN SORULARA CEVAPLAR Öncelikle hat sanatı yani İslam harfleriyle yazılan güzel eserler hakkında bilgi sahibi olamayan çoğu insan ilk gördüğünde Kur’an’dan bir ayet sanarak o ortamda haline hareketlerine dikkat etmeye çalışır bu olması gereken güzel bir davranıştır. Bu konularda zaman zaman karşılaştığımız sorular ve cevapları Hat levhası odaya asılırsa odada rahat hareket edemem ne yapmam gerekir? Öncelikle evimiz en rahat olduğumuz ve vaktimizin çoğunu geçirdiğimiz yerdir. Bundan dolayı evde hat levhalarını nasıl asmamız gerekir. Kısaca buna değinmek gerekirse. Asılacak levhada ayet yazıyorsa bu levhaya direkt ayak uzatılacak bir yere asılmaması daha uygun olur. Bu durumu da odanın durumuna göre uygun yeri belirleyip koyduktan sonra herhangi bir sorun olmaz. Eserde söz yazıyorsa onu istediğimiz yere koyabiliriz. Bu sözlerde de Allah lafzı geçiyorsa yine dikkat etmek gerekir. Bir müslüman normalde de kıbleye karşı ayak uzatmayı çok uygun görmez ve buna göre odanın planını yapar. ‘’Dervişin fikri neyse zikri de o dur.’’ Sözüne de baktığımız zaman yaşadığımız ortamımızı güzelleştirmek ve bize Allah’ı, Peygamber’i ve güzel duyguları hatırlatacak eserleri asmak maddi ve manevi olarak bize iyi gelecektir. Evde yazı asılı olursa günah işlemiş olur muyum? Bu soru ile de zaman zaman karşılaşıyoruz. Evde asılı olan levha göbek boyundan yukarıda olup esere doğru ayak uzatılmadığı takdirde hiçbir sorun yoktur. BİR EVDE ASILMASI TAVSİYE EDİLEN ESERLER Evde asılması gereken ve gözümüz gördüğünde huzur bulacağımız yazılardan kısa tavsiyelerde bulunmak gerekirse. Evin salonunda genel eserler olabilir Hilye-i Şerife, Esmaü’l Hüsna Besmele, Edep Yahu veya Bu da geçer yahu gibi yazılar asılabilir. Evin mutfağında veya yemek yenilen yerde duvarda bir besmele bulundurmak yemeğe başlarken besmeleyi hatırlatması açısından çok faydalı olacaktır. Çalışma odasında kişi zaman ile ilgili ayet hadis veya güzel söz bulundurabilir. Bu gibi eserler bize güzel duyguları hatırlatır ve bizde ona göre hareket ederiz. Kültür sahibi incelik sahibi insanlar bu adeti devam ederler. Bu konu üzerinde belki anlatılması gereken çok husus vardır. Şimdilik bu kadarını yayınlayalım yorumlarınızla zaman zaman detaylı bilgileri sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz. Hattat İslam Kaya Temmuz 2025 Malatya

HAT SANATINA BAŞLAYAN TALEBE NASIL BAŞARILI OLUR Haber

HAT SANATINA BAŞLAYAN TALEBE NASIL BAŞARILI OLUR

HAT SANATIN BAŞLAYAN BİR TALEBE NASIL BAŞARILI OLUR Hüsn-i hat sanatına yeni başlayan bir tabele nasıl başarılı olur. Bu sanat yolunda ilerlerken nelere dikkat etmelidir. Hat sanatının öğrenme süreci nasıl olsa daha verimli olur. Dikkat edilmesi gereken kurallar nelerdir. Bir hattat gözüyle bakıldığında bir öğrenci nasıl verimli bir eğitim süreci geçirir. Bütün bu hususları başlıklar altında detaylı olarak inceleylim. AŞIK OLMAK Sanat diğer iş ve mesleklerden ayrı olarak aşk ile yapılması gereken öğrenilmesi gereken güzel bir meslektir. Zira tarihteki şu söz bu konuyu çok güzel bir şekilde özetlemektedir. ''Aşk olmadan, meşk olmaz.'' Hangi iş olursa olsun onu severek yapmak kişi zamanla başarıya ulaştırır. Sevmeden keyif alınmadan yapılan her iş ise zamanla başarısız olmaya dönüşür. Bütün sanat eğitimler aşk ve merakla başlar ve bu aşk ve merak devamlı olursa azim, gayret ve yetenek de zamanla oluşmaya başlar. Kişi sanat yolunda elbette ki bir çok zorlukla karşılaşır bu zorluğu da sanat olan aşkı sayesinde atlatır. Aşk olmadan sanat öğrenmek gerçekten çok zordur. Yaklaşık 15 yıllık hat eğitimi verdiğim atölyede bunu çok net bir şekilde tecrübe ettim. Bundan dolayı hangi işi hangi mesleği yapmak istiyorsak en başında o mesleği veya işi sevmemiz gerekir. GAYRETLİ OLMAK Sanat öğrenilmesi çok zor olan alanlardan bir tanesidir. Bir insan bir başarıyı elde etmek istiyorsa her şeyden önce gayretli biri olması gerekiyor. Tembel ve her zaman motivasyona ihtiyaç duyan kişiler bu zorlu yolda başarılı olamazlar. Sanat eğitiminde gayrete gelince; sanat eserlerini sık sık incelemek, geçmiş ve günümüz üstadlarının hayatlarından ilham almak onların hayatını eserlerini araştırmak, her gün düzenli olarak meşk yapmaya vakit ayırmak, derslerine düzenli devam etmek gibi bir çok maddeleri sıralayabiliriz. Hat sanatında zorluklar çalışarak kolaylaşır. Bu sebeple yılmadan usanmadan gayretle çalışmak gerekir. İYİ BİR HOCADAN MEŞK ALMAK Her işte olduğu gibi işi ehlinden öğrenmek her zaman çok önemlidir. İşi ehline bırakmak ve doğru kişilerden ders almak gerekir. Hat dersi verebilen yetkiye sahip kişilerden veya icazetli bir hattattan kişi ders almalıdır. Hoca her sanatta önemli olduğu gibi hat sanatında da çok büyük önem taşımaktadır. Günümüzde kalem açmasını dahi bilmeyen bazı kurumlarda diplomadan dolayı ders veren kişilerden ders almak çok hatalı bir başlangıç olacaktır. Bir müddet sonra bu hatayı farkedip düzeltmek daha zor olabilir. Aynı zamanda iyi bir hoca demek eğitim sürecinin kolay ve rahat olması manasına gelmektedir. Çünkü işi bilen kişilerle hareket etmek o işi kolay rahat ve yerinde doğru yapmaya sebep olur. NAZARİYAT OLUŞTURMA Bilhassa hat sanatında bir öeğrenci ne kadar çok eser incelerse o kadar nazariyatı gelişir. Aslında bu durum bütün sanatlar için geçerlidir. Özellikle görsel sanatlarda kişi bu duruma çok dikkat etmelidir. İyi hocadan ders almak düzenli meşk yapmak kişiyi ilerletir ama burada en önemli husus nazariyattır. Sürekli eserlere bakarak harf anatomilerine bakmak gözün daha doğru görmesine ve algılamasına sebep olur. Bu durumu en iyi test etmek için kişi bir ay düzenli eser incelerse ayın sonunda kendisindeki nazariyat gelişimini fark edecektir. Her eser daha önce güzel göründüyse artık bundan spnra daha seçici olacaktır. Nazariyat doğrudan meşk ile alakalı bir durumdur. Kişi doğru görürse o harfi daha doğru yazmaya çalışacaktır. Yazıda el ve göz aynı kıvamda olursa muhteşem yazılar ortaya çıkmaya başlar. İYİ MALZEME KULLANMAK Başlangıç olsun ileri seviye olsun bu durumlar farketmez. Kişi doğru ve iyi malzme ile derse başlarsa daha verimli ve güzeş yazılar yazabilir. Eser çalışırken ders hazırlarken her zaman en doğru en iyi malzeme kullanılmalıdır. Bu malzeme konusunda taviz vermemek gerekir. Bazıları başlarken orta veya düşük malzeme tercihi yapar ama bu durum doğru olmaz. Bir de işi bilmeyen kişilerden ders almak da aynı zamanda malzemeyi ya yanlış seçmek veya onu kullanamamaya sebep olur. GÜZEL AHLAK SAHİBİ OLMAK Kalem güzel kitabında da hat öğrencisinin vasıfları sayılmıştır. Bu konuda güzel ahlak üzerinde de durulur. Hatta çok meşhur bir söz vardır. ''Hat sanatında icazet yazıya değil güzel ahlaka verilir.'' diye. Çünkü bu yolda ilerlemek manevi olarak da kişinin kendisini geliştirmesi haram ve helal husurlara dikkat etmesi. Mükellef şartlarını yerine getirmesi gerekir. Bu hususta yapılan manevi gayret maddi başarıya da sebep olur. Hat sanatında amaç ayet ve hadis yazmak olduğu için her zaman abdestli olmaya bu hal üzere meşk yapmak gerekir. Zaten ayet yazmalarında abdestli olmak fıkhi hükme göre fazrdır. Hat sanatının edeplerinde bu hususları uzun uzun paylaşmıştık. Burada kısaca bahsetmek gerekirse. Öğrenci önce malzemesine sonra hocasına ve yazdığı meşklerine hürmet etmelidir. Hatalı yazdığı kağıdı gelişi güzel çöpe atmamalıdır. Hocasına karşı yapılması gereken vazifelerini yapması sadakat ve vefa içinde derslerine devam etmelidir. Hoca talebe arasında muhabbet olursa istifade etmek mümkün olur. Bunun aksi bir durumda ne öğrenci dersinden bir şey öğrenebilir ne de hoca öğretebilir. Bu alanda saygı sevgi hoş görü ve vefa sadakat çok öenmlidir. İyi bir hat öğrencisi neleri nasıl yapmalıdır. Başarı konusunda nelerde dikkat etmeli bu konuları kısa ve öz bir şekilde sizlerle paylaştık. Sitemizdeki diğer içeriklere de bakabilirsiniz. Konular hakkında fikir ve görüşlerinizi yorumlarda ifade ederseniz mutlu oluruz. Hattat İslam Kaya Temmuz 2025 Malatya

HAT SANATI HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN TERİMLER Haber

HAT SANATI HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN TERİMLER

HAT SANATI HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN TERİMLER Hüsn-i hat sanatını tanımak isteyen ve bu yola gönü veren kişilerin muhakkak bilmesi gereken terimler. Bu terimler terminolojisini bilmek sanatı daha iyi tanımayı ve icra etmeyi sağlar. Bu sebeple bu terimleri sizler için kısaca derledik. Hüsn; kelimesi güzel demektir. Arapça bir kelimedir. Hat: Çizgi anlamına gelmektedir. Gündelik hayatta birçok konuda kullanılır. Hüsn-i Hat: Güzel çizgi anlamına gelir. Sanat açısından da sanat ölçüleriyle yazılmış yazıya hüsn-i hat denir. Hattat: hat sanatını icra eden kişilere denir. Arapça mübalağalı ism-i fail vezninden gelir. İs Mürekkebi: Çam isinden elden edilen ve doğal yollarla hazırlanan geleneksel hat mürekkebine denir. Hokka: içinde ipek ipliğin olduğu bir mürekkep hazırlama kabıdır. Bununla beraber iplik içine mürekkep ve saf su konularak hazırlanır. Kalem hokkaya batırılarak kullanılır. Hokka kullanmanın en önemli etkisi, kalem ucuna yeterli mürekkebi verir ve kağıda düzgün bir şekilde akmasını sağlar. Aherli Kağıt: Geleneksel yöntemlerle hazırlanmış hat kağıdına denir. Aher dediğimiz yumurta akı ve şaptan elde edilen sıvının kağıda sürülmesi ve bazı işlemlerden geçmiş halidir. Hat sanatının en önemli malzemesidir. Meşk: aşk ile yapılan ve sanat derslerindeki eğitime meşk denir. Aşk kelimesinden gelmekte olup hat dersi alan kişiye de ‘’meşk etti’’ tabiri kullanılır. Aklam-ı Sitte: Aklam arapça kalemler anlamına gelir, Sitte ise altı demektir. Aklamı sitte tabiri Altı kalem demektir. Yani en çok kullanılan altı çeşit yazı demektir. Sülüs, Nesih, Rikaa, Tevki, Muhakkak ve Reyhani yazı türlerine verilen isimdir. Sülüs: Üçte bir demektir. Yazının üçte birlik kısmı değişir. Bu sebeple bu yazı çeşidine sülüs ismi verilmiştir. Nesih: Müsvedde notları temiz güzel yazıya geçirince notların hükmü kalktığından dolayı nesih ismi bu yazıya verilmiştir. Bu yazı türü daha çok kitap yazmada kullanıldığı için bu ismi almıştır. Rika: Son Osmanlı hattatlarının icat ettiği yazı türüdür. Hızlı anlamına geldiği gibi bu yazı da süratle yazılır ve buna elverişlidir. Divani: Osmanlı divan kurulunun kararları bu yazı ile yazıldığı için divani ismini almıştır. Bu yazı Osmanlı döneminde sadece resmi beraatlarda kullanılırdı. Aksi durumlarda kullanılması yasaklanmıştır. Talik: Meyilli anlamına gelir. Yazılarda da meyilli yazılara verilen isimdir. İranlı hattatların icat ettiği ve Osmanlı hattatlarının estetik zirveye ulaştırdığı yazıdır. Bambu Kalem: Bambu kamışından elde edilen kaleme verilen isimdir. Sert ve esnek bir yazıya sahip olduğu için hat sanatında kullanılır. Divit: Osmanlı döneminde özellikle kullanılan kaleme verilen isimdir. Bu sadece kalem olmayıp hokka ve kalemin bir olduğu bir kaptır. Yolculukta çok sık kullanılmıştır. Çok farklı örnekleri de vardır. Bu yazımızda en çok kullanılan bu tabirleri sizler için açıkladık. Yorumlarda siz de fikirlerinizi ve paylaşmak istediklerinizi yazabilirsiniz. Hattat İslam Kaya  Paye Haber

NE ARARKEN, NE BULDUM Haber

NE ARARKEN, NE BULDUM

NE ARADIM, NE BULDUM Hattat Züleyha ÖZTÜRK YAYLAKCIOĞLU ile Hat Sanatına Dair Muhabbet    Züleyha Hocam kısaca hayatınızdan bahseder misiniz? 1987 yılında İstanbul'da doğdum ve hala bu şehirde yaşamaktayım. 2010 yılında Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun oldum ve özel bir kurumda hala mesleğimi sürdürüyorum. Evliyim, iki buçuk yaşında bir kızım var.13 senedir hat sanatıyla uğraşmaktayım.  Hüsn-i hat sanatına merakınız nasıl başladı? Bu sanatı tanımanıza ne vesile oldu? Maalesef içinde büyüdüğüm çevrenin, arkadaş ortamlarımın, ailemin geleneksel sanatlarımızla yakın bir ilişkisi yoktu. Bu sebeple hüsn-i hat sanatı benim için sadece tarihi eserlerimizde, camilerimizde gördüğüm yazılardan ibaretti. Kazara diyebileceğim, aslında büyük bir nasip olduğunu çok sonradan idrak edeceğim bir hikâye ile kendim meşk etmeye başlayana kadar bu sanatı çok yakından tanıdığımı söyleyemem. Aslında hep gıpta etmişimdir; eserlerle büyüyen, çocukluğundan itibaren bu sanatla hemhâl olan insanlara. Onun eksikliğini de zaman zaman hissetmişimdir. Maalesef kendim birebir çalışmaya başlayınca tanımaya başladım.  Hocam eğitim hayatınız nasıl başladı, hangi hoca/hocalardan istifade ettiniz? Tahsin Kurt Hoca'yla meşk etmeye başladım, onunla devam ediyorum. Üniversiteden mezun olduğum sene yoğun bir eğitim programından çıkmış olmanın verdiği bir boşluk hissi oluştu ve sadece kendi mesleğimi yaparak tatmin olamayacağımı düşündüm. Biraz daha elle tutulabilir ürünler ortaya koyabileceğim bir meşgale arayışına girdim. Küçüklüğümden beri yazmayı çok severim. Bu da beni kaligrafi öğrenmeye yönlendirdi. Kaligrafi öğrenmeye niyetlenerek İSMEK’e başvurdum. Biraz enteresan oldu. Derse gittim, sıranın gelmesini bekliyorum. Bir yandan hocayı izliyorum. Hoca herkes için tek tek kalem açıyor, mürekkep ayarlıyor, kağıda bir şeyler yazıyor. Bir yandan da arkamda oturanlardan hocanın methini duyuyorum. Tahsin Hoca'yı çok tavsiye ettiler diyorlar, hoca çok mühim değiştirmemek gerekir gibi konuşmalar oluyor. Tamam diyorum içimden, yani hoca da iyiymiş, madem öyle burası tam benlik diye düşünüyorum. Sonra sıra bana geldi. Bir baktım Latin harfleriyle yazmayı beklerken hocanın yazdığı harfler farklı. Tamam dedim, ne yapalım bu da olur. Böylece kaligrafi niyetiyle hüsn-i hata başlamış oldum. Bu sanatın kıymetini anladıkça çok sevdim onu. 2010 yılında ilk Rik’a’yla başlamıştım. 2011 yılında hocayla birlikte Talik meşketmeye başladık. 2016 yılında icazet aldım. Çalışmalarıma hala devam ediyorum. Eserlerimi hala hocamla istişare ederek, onun yol göstermesiyle ilerliyorum. Allah’tan kendisine hayırlı, sağlıklı, uzun ömürler vermesi duasıyla devam ediyorum çalışmaya.  Hat sanatının eğitim süreci zorluklarla dolu. Siz bu süreçleri nasıl geçirdiniz, biraz bahseder misiniz? Yazı yazmayı, kağıdı kalemi hep çok severdim. Bir de okul yıllarında hep çalışkan bir öğrenciydim. İlkokul birinci sınıfta bile öğretmenin yarım sayfa kadar verdiği fiş yazma ödevini ben birkaç sayfa fazladan yazardım. Sanırım hat serüvenindeki en büyük avantajım hem yazmayı hem de sabırla çalışmayı sevmek oldu. Çünkü gerçekten sabırla devam etme motivasyonuna sahip olmak çok mühim. Hocam meşklerimi düzeltirken hep çok utanırdım, yorumlarını duyunca neden yapamıyorum diye üzülürdüm. Hatta derslerden sonra eve dönerken yolda ağladığım zamanlar olmuştur. Birkaç kez tamamen bırakmayı bile düşündüm ama nasipmiş diyorum yani devam edebildik elhamdülillah. Emanet alınana kadar, ömrümüzün sonuna kadar devam edebiliriz inşallah.  Eser çalışırken hangi hususları göz önünde bulunduruyorsunuz? Hocamın tavsiyelerine, üstatlardan aktarılan tecrübelere elimden geldiğince uymaya çalışıyorum. O minvalde öncelikle yazılacak metnin manasını ve talik yazıya uygun olup olmamasını değerlendiriyorum. Hocam malzeme kalitesinin önemini çok vurgular, ben de imkan dahilinde en kaliteli olan malzemeler ile çalışmaya gayret ediyorum. Bir de esere başlamadan önce her harfin yazılış şekline, o harfe yakın zamanda çalışmış olsam bile ölçülerine, diğer harflerle, birleşimine vs üstatların yazılarından örnekler bularak mutlaka tekrar tekrar bakıyorum. Çünkü insan yanlış yaptıkça gözü o yanlışa alışıyor, ölçüleri unutabiliyor. Esere baktığınızda bir yerde bir şeyi yanlış diyorsunuz ama tam olarak yanlışın ne olduğunu da çözemiyorsunuz. O yüzden tekrar tekrar çalışarak, hocaların, üstatların yazılarına bakarak o şekilde istif yapmaya çalışıyorum. Farklı farklı istif denemeleri yapıyorum mutlaka ve en iyisine karar kılmaya çalışıyorum. Kısacası eser için kalıp hazırlanmasından yazının son tashihine kadar her aşamada titizlikle çalışmaya gayret ediyorum. Elimden geldiğince…  Sanatın özel hayatınıza ne gibi etkileri oldu? Genel anlamda sanatla uğraşmanın hayatıma incelik ve letafet kattığını hissediyorum. Gündelik hayatın koşturmacasından, iş dünyasının hoyratlığından, mühendisliğin mekanikliğinden sıyrılıp kendi içime dönmenin, tabiri caizse ruhumun yıpranan yerlerini onarmanın ve bu sayede bir nebze de olsa içsel bir dengeye ulaşmanın bir yolu olarak görüyorum. Bu da özel hayatıma huzur olarak yansıyor. Şöyle söyleyeyim; birkaç gün üst üste elime kalem almazsam içimde sanki çatlayacakmış gibi bir dolmuşluk hissi, bir huzursuzluk oluşuyor. Diğer yandan Kur'an-ı Kerim harfleriyle hemhal olmanın, Peygamber Efendimizin güzel yazı hususundaki teşviklerinin verdiği bir itminan duygusu da oluyor içimde. Bu manevi vechesinin zamanımı gerçekten bereketlendirdiğine inanıyorum. Açıkçası daha çok dinlenme vaktimi hat sanatına ayırıyorum gibi bir durum var. Bu vakitlerde mübarek bir işle uğraşıyor olmak iyi geliyor.  Osmanlı dönemi hattatlarından ilham aldığınız üstatlar hangileridir? Özellikle Sami Efendi ve onun talebesi olan Necmettin Okyay’ı bilhassa çok severim. Sami Efendi'nin yazılarını sürekli incelemeye, gözlerimi onun eserleriyle terbiye etmeye, harflerimi onun harflerine benzetmeye çalışırım. Ne kadar başarıyorum, bilmiyorum. Necmettin Okyay üstadın da hayatını öğrenmeye ve çalışma şevkini örnek almaya gayret ediyorum. Kendisi Hezarfen olarak biliniyor. Bizim elbette onun gibi olmamız mümkün değil ama aslında bizim için yol gösterici bir ışık gibi.  Günümüz insanların hat sanatına bakışından bahseder misiniz? Açıkçası kurs imkanlarının artması ile sergilerin çoğalmasıyla orantılı olarak hüsn-i hat sanatının bilinirliğinin arttığını, bilen kişiler tarafından da kıymet gördüğünü düşünüyorum. Diğer yandan aşina olmayanların da biraz şaşırdıklarına, zorluklarını anlayamadıklarını görüyorum. Hala yakın çevremde bile “Bir yazıyı alsam, fotokopisini çeksem, şöyle güzel bir kağıda çizgilerle harflerin yerini belirleyip, içini boyasam senin bu yazdığın yazıdan ne farkı olur?” diyenler oluyor. Güzel eserlerin, kalem hareketleriyle o iki boyutu aşan, canlı bir manzara gibi saatlerce usanmadan izlenecek bir göz ziyafeti sunduğunu, böyle bir eserin ortaya çıkması için arka planda verilen emeğin büyüklüğünü o kişilere anlatabilmek gerekiyor. Anlatıldığında anlaşılıyor.  Hat sanatıyla ilgili olarak ileriye dönük hedefleriniz var mı? Ne gibi çalışmalar yapmayı arzu ediyorsunuz? En büyük hedefim her zaman tabii ki daha güzel yazabilmek. Çünkü öğrenmenin sonu yok. Kıymetli bir büyüğüm icazet almayı çocuğun doğumuna benzetirdi. Yani asıl gelişim icazetten sonra başlar derdi ve emanet alınana kadar da devam eder, derdi. Kamil Akdik Hocanın vefatına yakın bir vakitte kendisini ziyaret eden Süheyl Ünver'e söylediği bir sözü okumuştum. Üstat diyorki: “Süheylim! Ben iyi değilim. Bu hastalıktan kurtulamayacağım. Yalnız bir şeyde gam ediyorum. Şu yazıyı öğrenmeden gideceğim.”. Eserlerinle tatmin olmamak, "ben oldum" dememek sanırım böyle bir şey. Diğer yandan mesleğimi çok seviyor olsam da yazıya ayırabildiğim zamanı bir hayli kısıtlıyor. Bu sebeple emekli olacağım ve sadece yazıyla hemhâl olacağım günleri sıklıkla hayal ediyorum. Öyle bir vakit gelirse eğer, hedefim bir atölye açmak ve bilmeyenlere, özellikle de gençlere yönelik güzel yazmayı, kaleme kağıda dokunmayı teşvik edecek, diğer gelenekli sanatlarımızdan da öğrenebilecekleri bir ortam sunmak.  Sanal dünyadan asıl olana, güzel olana, gelenekli olana insanların kalplerini ısıtmak babından programlar yapmayı istiyorum.  Hat sanatına ilgi duyan ve başlamayı düşünen kişilere neler söylemek istersiniz? İlgi duyan kişi bence mutlaka denemeli, güzel yazmanın tadına bakmalı diye düşünüyorum. Yeteneği olmayabilir, belki vakti olmayabilir, yeterince çalışma fırsatı olmayabilir ama bence yine de tadına bakmalı. Tabii ki başlamadan önce hedefini belirlemesi lazım. Eğer kişinin niyeti hattat olmaksa, ilerlemek ve güzel eserler verebilmekse bunun büyük bir sabır gerektiren uzun bir eğitim süreci gerektirdiğinin farkında olmalı. Böyle bir hedef için düzenli olarak günlük en az 2 saat gibi bir vaktin hat çalışmaya ayrılması gerekiyor. Aksi takdirde zaten uzun olan süreç gittikçe sonu gelmez bir hâl alıyor ve yıpratıcı oluyor. Başlamadan önce bu vakti ayırabilecek miyim diye bir sormalı kendine. Ama şöyle bir tadına bakayım, nedir ne değildir bir göreyim diyen kişiler de bence bir bakmalı. İllaki herkes hattat olacak diye bir şart olmamalı. Osmanlı döneminde ilkokullarda bile güzel yazı özellikle öğretilen bir dersmiş. Bu çok kıymetli bir şey bence.  Sizi en çok etkileyen kitap ismi diye sorsam, ilk aklınıza gelecek olan hangisi olur? Uğur Derman Hocanın “Ömrümün Bereketi” kitap setini sürekli okumaya çalışıyorum. Bitirdim, kenara koydum diyemem. Ara ara okuyup kendime örnek almaya çalışıyorum. Çünkü insan insanın gölgesinde yetişir derler. Bizim çevremizde hep böyle kişiler olmayabiliyor tabii. Bizde eserlerinden faydalanmaya çalışıyoruz. O büyük hattatların hatıralarından, söylediklerinden faydalanmaya ve onların hikayeleriyle motive olmaya çalışıyoruz. Bu anlamda çok kıymetli bir eser olduğunu düşünüyorum. Sizinle sohbet etmek çok keyifliydi. Paye Haber’e vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Hazırlayan: Seleme DEVECİ (Paye Haber Editörü)

HAT SANATINDA HOKKA NEDİR NASIL HAZIRLANIR Haber

HAT SANATINDA HOKKA NEDİR NASIL HAZIRLANIR

HAT SANATINDA HOKKA NEDİR NASIL HAZIRLANIR   Hüsn-i hat sanatında mürekkep olarak kullanılan hokka nedir? Nasıl kullanıma hazır hale getirilir? Bütün detaylarıyla bu konuyu ele alacağız… Hokka; metal veya camdan oluşan, içine mürekkep konulan kap demektir. Neden hokka kullanılır? Kalem; direkt olarak mürekkebe batırılarak yazı yazılması mümkün değildir. Zira mürekkebi kaleme fazla vereceği gibi kağıt ile ilk temasında damla olarak akmasına sebep olacaktır. Bu nedenle hat sanatında yazı için hokka hazırlanır. Hokka Hazırlamak İçin Gerekli Malzemeler ve Özellikleri Hokka hazırlamak için gerekli malzemeler;  İpek iplik (lika)       Cam veya metalden oluşan küçük kap       Saf su (Kireçsiz su, doğal su, hazır su)       İs mürekkebi veya renkli mürekkepler       Karıştırma çubuğu        Damlalık Lika denilen madde ipekten oluşur. Ne pamuk ne de iplik halinde, ikisinin ortası şeklinde hazır bulunmaktadır. Lika yerine elyaf benzeri veya pamuk benzeri maddeler kullanmak kesinlikle aynı işlemi görmez. İs mürekkebi veya su bazlı renkli mürekkepler hokka hazırlamada kullanılır. Akışkanlığı iyi olmalıdır. Kimyasal karışımlı veya uçucu etkisi olan mürekkepler hokka hazırlamaya uygun değildir. Kullanılan suyun kireçsiz su olması tavsiye edilir. Zira kireçli su hokkanın karışımına ve mürekkebin akışkanlığına olumsuz etki eder. Karıştırma çubuğu genelde kirpi oklarından olsa da bunun bulunmadığı durumlarda ince bir malzeme de aynı işlemi görecektir. Kalın bir çubuk benzeri malzeme kullanmak, karışımı tam olarak yapamaz. Bundan dolayı bu hususa da dikkat etmek gerekir. Malzeme özelliklerinden kısaca bahsettikten sonra hokka hazırlamaya geçebiliriz. Hokka Hazırlama ve Ayarlama Önce yapmamız gereken, likayı hafif ıslatarak hokkanın içine yerleştirmek. Daha sonra mürekkebi damlalık ile hokkanın içine koyuyoruz. Buradaki ölçü mürekkebin lika ile karışmasını sağlayana kadar koymak, fazla sıvı olacak şekilde koymaktan kaçınmak gerekir. Mürekkepten sonra damlalık ile su damlatarak karıştırmak lazımdır. Hokka için mürekkep ve su ayarını dengede yapmak gerekir. Eğer çok açık renkli yazı istersek mürekkebi az, suyu fazla ekleyebiliriz. Ama genel olarak koyu mürekkep için; mürekkep fazla, su az olmalıdır. Su ve mürekkep ölçüsü en kolay şekilde nasıl belirlenir? Hokkayı elinizle ters çevirdiğinizde aşağı doğru akmamalıdır. Çok da kuru olmamalı. Karışım çubuğu ile baskı yapıldığında hafif göllenme meydana gelmelidir. Bu ölçüye göre hazırlanan hokka kullanışlı olur. Aksi halde az miktarda mürekkep ve su olduğunda kalemin yazması epey zorlaşır. Tam tersi yönde çok su veya mürekkep olursa da hokka işlevi görülmez, direkt olarak kağıda mürekkep akar. Elbette hokka hazırlamanın kuralları ve yapılması gerekenler bunlar olsa da birkaç defa deneyerek bu konuyu daha iyi öğrenebiliriz. Ama özellikle dikkat etmemiz gereken hususlar kısaca bu şekildedir.  Akışkan Kalem ve Güzel Yazma Kaliteli malzeme kullanmak ve mürekkebi su ayarına dikkat ederek hazırlamak, yazı açısından da bize kolaylık sağlayacaktır. Kalemin güzel yazmamasının tek sebebi hokka değildir. Kalem cinsi ve kalem ucunun düzgün açılmış olması ve kalemde şak işleminin mutlaka olması gerekir. Şak işlemi ise kalemin 2 mm aralıklarda çatlatılmış olması gerekir. Kamış cinsi kalemlerde tek orta kısımda çatlama işlemi olması yeterlidir. Mürekkep kalitesinin de önemli etkisi vardır. Rahat ve akışkan bir mürekkep ile güzel yazmak kolay olur. Bu durumlarda mürekkep tavsiyeleri alarak doğru seçim yapılmalıdır. Yazıya elverişli kalemin üzerinde rahat hareket ettiği bir kağıt olması gerekir. Matkuşe kağıtlar yeni başlangıç için yeterli olabilir. Zamanla aharlı yani terbiye edilmiş kağıtları kullanmak gerekir. Bu sebeple kağıdın da iyi olması şarttır. Yazı yazarken oturma şeklimiz, kalem tutuşumuz her yönden detaylı olarak dikkat edilmesi gereken konular arasındadır. El, kalem ve göz hizaları doğru şekilde ayarlanıp, kağıdın doğru tutulması gerekir. Özellikle yazı altlığı da kullanılmalıdır. Yazı altlığı kalemin kağıda tam temas etmesini sağlar. Güzel yazı için tavsiyeler saymakla bitmez. Bu konularda her zaman üstatlara da danışmak faydalı olacaktır. Bu yazımızda detaylı olarak hokka konusunu ele aldık. Bu konu ile ilgili fikir ve düşüncelerinizi bizimle paylaşabilirsiniz. Ayrıca bu yazıyı faydalı bulduysanız beğenip paylaşarak başka insanların da istifade etmesini sağlayabilirsiniz. Hürmet ve Muhabbetlerimle   İslam KAYA (Hattat)

HAT SANATI NEDİR Haber

HAT SANATI NEDİR

HÜSN-İ HAT SANATIMIZ   Arapça kökenli bir kelime olan Hat; çizgi, yazı, yol anlamına gelmekle beraber güzel yazı sanatı “hüsn-i hat” olarak da adlandırılır. Bu yazıyı icra edenlere ise Hattat denilmektedir. Hat sanatı, Hz. Ali (kv) döneminde başlamıştır. Peygamber Efendimizin(as) katipliğini yapan Hz. Ali (kv), ilk hattatımız olarak bilinir. Yazının Piri olarak anılan Hz. Ali (kv), Kur’an-ı Kerim’i ilk yazı türümüz olan Kufi ile en güzel ve en doğru şekilde aktarabilmek için güzel bir üslup ile yazmaya gayret etmiştir. Böylelikle yazı o dönemden günümüze kadar gelişme göstermiştir.                       Kur’an-ı Kerim’in yayılmasında büyük etkisi olan hat sanatı, güzeli arama çabasıyla İslam’ın güzelliklerini yazı ile ortaya koymuştur. Kur’an’a hizmet eden hat sanatı, aynı zamanda “cismani aletlerle yapılan ruhi bir hendesedir.’’ diye de tarif edilir.                          Göze ve ruha hitap eden Hat sanatı, içinde sabır, emek ve gayreti barındırarak mükemmele ulaşma çabasında olan bir sanat dalıdır. Hat sanatı eğitimi, geçmişten günümüze kadar usta-çırak veya hoca-talebe usulü ile öğretilir. Uzun soluklu eğitimi olan hat sanatı, tek başına öğrenilip ilerleme kaydedilen bir sanat değildir. Mutlaka bir hocaya başvurarak usulüne uygun şekilde meşk edilmesi gerekir. Tercih edilen hoca bilgili, tecrübeli yani bu işte ehil biri olmalı. Çünkü talebenin hızlı yol alıp doğru ilerlemesinde hocanın rolü büyüktür. Hatta Hz. Ali(kv)’nin meşhur bir sözü vardır; “Hat üstadın taliminde gizlidir, onun kıvamı da çok meşk etmekledir, devamı ise İslam dini üzere olmaya bağlıdır…”                                               Hat sanatında önemli bir yeri olan hoca, bu yolda talebesini ilerletirken maddi manevi her şeyi aşılayıp hayatına başka bir pencere açar. Hoca talebe ilişkisi ebedidir. Eğitim süreci bitse bile devam eder. Bunun için de edep, saygı ve sevgi çerçevesinde devam ettirilmesi gerekir. Talebe hat sanatı serüvenine başlarken kapısını çaldığı hocasından müsaade isteyerek bu sanata talip olduğunu söyler. Talebini kabul eden hoca, hat sanatından biraz bahsettikten sonra ilk ders olan Rabbi Yessir duasını yazar. Bu duayı yazma sebebi hem derse dua ile başlamak hem de öğrencinin sabrını, aşkını ve devamlılığını ölçmek içindir. Bu usul geçmişten günümüze böyle devam etmektedir. Sonra üstat, talebesine dersini yazar. Talebe takliden dersini çalışır ve hocasına gösterir. Hoca dersindeki yanlış yerlerini tekrar yazarak talebesinin meşkini kontrol eder. Böylelikle talebe başladığı uzun soluklu ve sabır isteyen bu serüvene ilk adımını atmış olur. Kısacası hat sanatı, sonu olmayan uzun ve meşakkatli bir sanat dalı olduğu için hayatımızın merkezinde yer alması gerekir. Heves veya keyfi yapılmaz, severek ve isteyerek yapılması gereken bir sanattır. Bu sebepten dolayı hat sanatı kimseye zorla öğretilmez, gelen kişiye neden geldin gidene neden gittin denmez… Ömür boyunca devam edip insanın hayatına güzel bakmayı, ince düşünmeyi, sabırlı, hoşgörülü ve mütevazı olmayı aşılar. En önemlisi Kur’an-ı Kerim ile hemhal olup dinin inceliklerini önemsemeye büyük katkı sağlayan hat sanatı, sadece yazıdan ibaret değil, nefis ve irade terbiyesini içinde barındıran ve birçok manalar içeren kıymetli bir sanattır. Esra TEŞDOĞ (Hattat) Kaynakça; Prof. Dr. Ali Alparslan Ünlü Türk Hattatları Dr. Süleyman Berk Devlet-i Aliyye’ den günümüze Hat sanatı TDV İslam Ansiklopedisi Kalem Güzeli Derin Tarih Hat Sanatı Paye Sanat

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.